Ucu dantelli keten perdelerin
arasından arsızca sızan güneş ışığı ile açıyorum gözlerimi..Bakıyorum yatağın
sol tarafına yok yine bizimki..Gülümseyerek başlıyorum yeni güne çünkü
biliyorum o nerede..Terliklerimi giyip çıkıyorum ahşap pencereli odamın ahşap
kapısından yavaşca..Önce yüzümü yıkıyorum, sonra mutfağıma geçiyorum..Ihlamur
kaynatacağım yine..Artık yaz geldi. Bahçede kahvaltı zamanı. Kahvaltıdan öte
bir keyif zamanı..Ve bu keyfin en baş kahramanı önce o, sonra taze demlenmiş Ihlamur çayı..
Domateslerimi yıkıyorum mutfak
lavabosunda..Lavabonun üzerindeki pencereden bahçeye bakıyorum büyük bir
huzurla..Sonra görüyorum elindeki küçük bakrac ile yavaş yavaş yürüyen can
yoldaşımı kalbimde yıllar öncesinin heyecanıyla..
Yine erkenden kalkıp süt sağmış
bizim için..Daha çok benim için..O pek süt sevmiyor aslında..Ama hiç üşenmeden
her sabah tazecik bir bardak süt için ağılda..
Bakracı tezgaha bırakıp her
sabahki günaydın öpücüğünü konduruyor yanağıma..Sonra yavaş adımlarla yürüyor
bahçedeki hamağına..Ben kahvaltıyı hazırlayana kadar şekerleme yapacak her
sabahki gibi orada..
Peynir çıkarıyorum bir
parça..Sonra zeytinlere geliyor sıra..Önce biraz zeytinyağı sonra bol
limon..Üzerine biraz kırmızıbiber ile kimyon..Limon kalmamış dolapta..Açıyorum
mutfağın penceresini, limon ağacı en sulusundan bir limon sunuyor hemen
bana..Sonra tazecik yumurta alıyorum iki tane haşlamaya başlıyorum. Demlenmeye
başlayan Ihlamur kokusu mutfağa dolarken, bu kokunun üzerine kızarmış ekmek
kokusunu da ekliyorum..Sütümü süzüp kaynamaya bırakıyorum..Ortalıkta kuşlardan
başka ses yok..Başımı kaldırıp pencereden ona bakıyorum. Gözleri kapalı yavaş
yavaş hamakta sallanıyor. Huzur bu diyorum kendime. Sevgi bu..Aşk bu..Hiç
bıkmadan usanmadan, her gün biraz daha heyecanla coşkuyla sevmek bu diyorum. Onun orada olması huzur veriyor bana, güven veriyor. O varken korku yok, o varken bana hiçbir şey olmayacağını biliyorum..Kalbim bir kez daha aşkıyla doluyor..
Gülümsüyorum...
Evimiz iki odalı..İçi dışı
bembeyaz boyalı...Bahçemiz de var üstelik içinde meyve ağaçları sıralı..Muz,
portakal, mandalina, limon, nar..Bir köşesinde küçücük kümesimiz, yanında
ağılımız ve toprağımız. Domatesimiz, salatalığımız, biberimiz, fasülyemiz.
Bizim emeğimizle, yüreğimizle ve sevgimizle büyüttüğümüz küçük ama sevimli
bahçemiz.. Evin önünde küçük bir verandamız..Yaz boyu oturduğumuz
divanımız..Bembeyaz örtülerin üzerine koyduğumuz turkuaz renk yastıklarımız..
Verandanın önündeki bahçede, asma yapraklarının gölgeliği altında bekliyor beni
kahvaltı masamız.
Tabakları,bardakları taşıyorum
yavaşça. Yerleştiriyorum beyaz keten örtülü masamıza..Papatyaları unutmamış
koymuş yine vazoya..Yine gülümsüyorum. Masayı yerleştiriyorum sakin sessiz.
Burnuma mis gibi çiçek kokuları, arı vızıltıları geliyor. Ve elbette o tatlı
sabah esintisinin taşıdığı deniz kokusu. Başımı kaldırıp bahçenin biraz
ilerisindeki turkuaz denize bakıyorum mutlulukla. Sol tarafta ve karşımızda,
yemyeşil dağlar arasında berrak bir koyda vuruyor sakin dalgalar kıyıya..Bizi
huzura ve birbirimize kavuşturan bu sakinlik aslında...
Kahvaltıyı hazırlıyorum masaya.
Sonra her sabahki en önemli işe geliyor sıra..Başlıyorum tek tek duvarın
üzerindeki saksılarımı sulamaya..Yüksek duvarları yok bizim bahçemizin.
Saksılar yerleştirdik biz bahçemizin duvarlarına. Çiçeklerden olsun dedik,
İnsanlarla aramızda bir duvar olacaksa… Renk renk menekşe,sakız,sardunya..Tek
tek dolaşıyorum konuşarak onlarla..Okşuyorum yapraklarını keyfini çıkara
çıkara..Ve elbette duvarlarımın en güzel süsü Hanım eline geliyor
sıra..Öpüyor,kokluyor, okşuyor, konuşuyorum onunla. Sevildiğini anlayıp daha
bir başka açıyor çiçekleri zira..
Ve en son gönlümün çiçeğine
yürüyorum usulca. Gözleri kapalı ama uyumuyor aslında. O beni dinlemeyi seviyor
çünkü en başta. Ben şarkılar mırıldanırken, çiçeklerimle konuşurken her an
yanıbaşımda. Eğilip öpüyorum yanağından. Gülümsüyor..Kokusunu içime çekiyorum.
Yıllardır her sabah aynı şahane traş losyonunu kullanıyor..Çünkü o kokuyu çok
sevdiğimi biliyor. O her sabah erkenden kalkıyor benim için, ve ben onu
yanağından öpünce anlıyor ki kahvaltı hazır ikimiz için..
Karşılıklı oturuyoruz masamıza.
Kızarmış ekmeklere tereyağ ve reçel sürüyor. Sütümü dolduruyor bardağıma.. Ben yumurtalarımızı hazırlıyorum.
Rafadan yumurta seviyor çünkü o..Tabağına peynirini, zeytinini, yumurtasını,
domatesini, salatağını, tazecik biberini hazırlıyorum..Mis gibi kokuyor
Ihlamur ince belli bardaklarımızda..Göz göze geliyoruz..Gözlerimin içine bakıyor..Eliyle uzanıp sabah rüzgarında dağılan saçlarımı kulağımın arkasında toplayıp yüzümü okşuyor...Sonra sağ elini alıp
kalbinin üstüne koyuyor..Hiç bir şey söylemiyor..Ama ben anlıyorum..Sonra elime
uzanıp küçük bir öpücük konduruyor..Ve bana her sabah söylediği cümleyi söylüyor.
Bana bugün de mutlu uyanmamı
sağladığın için teşekkür ederim...
Yüreğimden taşıyor gözlerime
düşüyor mutluluk..Küçük bahçemizin küçük masasından kocaman bir aşk yayılıyor
dünyaya..Yıllardır her sabah olduğu gibi..
Ya sonrası..Kimbilir…
Belki başka bir yazıya..
Siyah İnci’den sevgiyle..
www.twitter.com/blackpearl42