20 Nisan 2012 Cuma

Elveda !

 
            Sığınmalıydım kıyılarına en derin yaralarımla..bir parça huzur bulmalıydım sadece yanıbaşında. Sakin sessiz susmalıydım sana. Ve her kelimesiz anım sana anlatmalıydı benden bir parça daha..

            Parçalanmalıydım ağır ağır karşında. Her yaramı sermeliydim önüne gözyaşından oluşmuş bir sofrayla..Belki o vakit anlayacaktın beni ve sarılacaktın özlemden çok pişmanlıkla, hiç bırakmamacasına..

            Ve şimdi ne söylesem, ne yetecek kendimi sana anlatmaya, ne de elime bir şey gececek yaralarımı kanatmaktan başka..Yine suskun ve kendimi kendime anlatmakla yetinmek en doğrusu bu noktada. Hiç kimse, sen bile anlayamazsın çünkü artık beni benden başka..

            İşe yarayacaksa bende bulduğunu başkalarında ara..Ama ne bana dokun artık bundan sonra, ne de yaralarıma..Sen zaten alıp gittin benden, bana verdiğin herşeyi, başkalarına vermek üzere, o engin denizin ortalarına..Şimdi bana tek kalan, çekilmek yine kabuğuma ve ağlamak sahte aşkın ile yalanlarına..

           Hiç bilmedin,tanımadın beni, bilmek istemedin yada..Ben sana açarken kalbimi, sen bir nebze bile güvenemedin bana. Artık tek dileğim var senden yana..Açma sakın bana bir tek yara daha. Sen bari acıtma..

          Ayrılıklar değilmiş insanın içini acıtan aslında..Anlatmaya çalışmakmış kendini, hiç anlamayacak olanlara…

            Anlatılamamış ve anlaşılamamış her anının, duygunun ve aşkın hatırına,

            Artık susmalı ve eklemeli kalbime bir yara daha…

            Elveda !




            Siyah İnci’den sevgiyle..

            www.twitter.com/blackpearl42
            



           


           


16 Nisan 2012 Pazartesi

Kahvaltıda aşk var...

 Ucu dantelli keten perdelerin arasından arsızca sızan güneş ışığı ile açıyorum gözlerimi..Bakıyorum yatağın sol tarafına yok yine bizimki..Gülümseyerek başlıyorum yeni güne çünkü biliyorum o nerede..Terliklerimi giyip çıkıyorum ahşap pencereli odamın ahşap kapısından yavaşca..Önce yüzümü yıkıyorum, sonra mutfağıma geçiyorum..Ihlamur kaynatacağım yine..Artık yaz geldi. Bahçede kahvaltı zamanı. Kahvaltıdan öte bir keyif zamanı..Ve bu keyfin en baş kahramanı önce o, sonra taze demlenmiş Ihlamur çayı..

Domateslerimi yıkıyorum mutfak lavabosunda..Lavabonun üzerindeki pencereden bahçeye bakıyorum büyük bir huzurla..Sonra görüyorum elindeki küçük bakrac ile yavaş yavaş yürüyen can yoldaşımı kalbimde yıllar öncesinin heyecanıyla..

Yine erkenden kalkıp süt sağmış bizim için..Daha çok benim için..O pek süt sevmiyor aslında..Ama hiç üşenmeden her sabah tazecik bir bardak süt için ağılda..

Bakracı tezgaha bırakıp her sabahki günaydın öpücüğünü konduruyor yanağıma..Sonra yavaş adımlarla yürüyor bahçedeki hamağına..Ben kahvaltıyı hazırlayana kadar şekerleme yapacak her sabahki gibi orada..

Peynir çıkarıyorum bir parça..Sonra zeytinlere geliyor sıra..Önce biraz zeytinyağı sonra bol limon..Üzerine biraz kırmızıbiber ile kimyon..Limon kalmamış dolapta..Açıyorum mutfağın penceresini, limon ağacı en sulusundan bir limon sunuyor hemen bana..Sonra tazecik yumurta alıyorum iki tane haşlamaya başlıyorum. Demlenmeye başlayan Ihlamur kokusu mutfağa dolarken, bu kokunun üzerine kızarmış ekmek kokusunu da ekliyorum..Sütümü süzüp kaynamaya bırakıyorum..Ortalıkta kuşlardan başka ses yok..Başımı kaldırıp pencereden ona bakıyorum. Gözleri kapalı yavaş yavaş hamakta sallanıyor. Huzur bu diyorum kendime. Sevgi bu..Aşk bu..Hiç bıkmadan usanmadan, her gün biraz daha heyecanla coşkuyla sevmek bu diyorum. Onun orada olması huzur veriyor bana, güven veriyor. O varken korku yok, o varken bana hiçbir şey olmayacağını biliyorum..Kalbim bir kez daha aşkıyla doluyor..

Gülümsüyorum...

Evimiz iki odalı..İçi dışı bembeyaz boyalı...Bahçemiz de var üstelik içinde meyve ağaçları sıralı..Muz, portakal, mandalina, limon, nar..Bir köşesinde küçücük kümesimiz, yanında ağılımız ve toprağımız. Domatesimiz, salatalığımız, biberimiz, fasülyemiz. Bizim emeğimizle, yüreğimizle ve sevgimizle büyüttüğümüz küçük ama sevimli bahçemiz.. Evin önünde küçük bir verandamız..Yaz boyu oturduğumuz divanımız..Bembeyaz örtülerin üzerine koyduğumuz turkuaz renk yastıklarımız.. Verandanın önündeki bahçede, asma yapraklarının gölgeliği altında bekliyor beni kahvaltı masamız. 

Tabakları,bardakları taşıyorum yavaşça. Yerleştiriyorum beyaz keten örtülü masamıza..Papatyaları unutmamış koymuş yine vazoya..Yine gülümsüyorum. Masayı yerleştiriyorum sakin sessiz. Burnuma mis gibi çiçek kokuları, arı vızıltıları geliyor. Ve elbette o tatlı sabah esintisinin taşıdığı deniz kokusu. Başımı kaldırıp bahçenin biraz ilerisindeki turkuaz denize bakıyorum mutlulukla. Sol tarafta ve karşımızda, yemyeşil dağlar arasında berrak bir koyda vuruyor sakin dalgalar kıyıya..Bizi huzura ve birbirimize kavuşturan bu sakinlik aslında...

Kahvaltıyı hazırlıyorum masaya. Sonra her sabahki en önemli işe geliyor sıra..Başlıyorum tek tek duvarın üzerindeki saksılarımı sulamaya..Yüksek duvarları yok bizim bahçemizin. Saksılar yerleştirdik biz bahçemizin duvarlarına. Çiçeklerden olsun dedik, İnsanlarla aramızda bir duvar olacaksa… Renk renk menekşe,sakız,sardunya..Tek tek dolaşıyorum konuşarak onlarla..Okşuyorum yapraklarını keyfini çıkara çıkara..Ve elbette duvarlarımın en güzel süsü Hanım eline geliyor sıra..Öpüyor,kokluyor, okşuyor, konuşuyorum onunla. Sevildiğini anlayıp daha bir başka açıyor çiçekleri zira..

Ve en son gönlümün çiçeğine yürüyorum usulca. Gözleri kapalı ama uyumuyor aslında. O beni dinlemeyi seviyor çünkü en başta. Ben şarkılar mırıldanırken, çiçeklerimle konuşurken her an yanıbaşımda. Eğilip öpüyorum yanağından. Gülümsüyor..Kokusunu içime çekiyorum. Yıllardır her sabah aynı şahane traş losyonunu kullanıyor..Çünkü o kokuyu çok sevdiğimi biliyor. O her sabah erkenden kalkıyor benim için, ve ben onu yanağından öpünce anlıyor ki kahvaltı hazır ikimiz için..

Karşılıklı oturuyoruz masamıza. Kızarmış ekmeklere tereyağ ve reçel sürüyor. Sütümü dolduruyor bardağıma.. Ben yumurtalarımızı hazırlıyorum. Rafadan yumurta seviyor çünkü o..Tabağına peynirini, zeytinini, yumurtasını, domatesini, salatağını, tazecik biberini hazırlıyorum..Mis gibi kokuyor Ihlamur ince belli bardaklarımızda..Göz göze geliyoruz..Gözlerimin içine bakıyor..Eliyle uzanıp sabah rüzgarında dağılan saçlarımı kulağımın arkasında toplayıp yüzümü okşuyor...Sonra sağ elini alıp kalbinin üstüne koyuyor..Hiç bir şey söylemiyor..Ama ben anlıyorum..Sonra elime uzanıp küçük bir öpücük konduruyor..Ve bana her sabah söylediği cümleyi söylüyor. 

Bana bugün de mutlu uyanmamı sağladığın için teşekkür ederim...

Yüreğimden taşıyor gözlerime düşüyor mutluluk..Küçük bahçemizin küçük masasından kocaman bir aşk yayılıyor dünyaya..Yıllardır her sabah olduğu gibi..

Ya sonrası..Kimbilir…


Belki başka bir yazıya..

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

5 Nisan 2012 Perşembe

Adam Olamazsın dedim..Anneannemin anısına..


Hani Meşhur söz vardır ya, ben sana Adam Olamazsın Dedim ...Biz hep çocukluğumuz boyunca anneannemden bu sözün hikayesini şiir şeklinde dinleyip, ezberlemiştik. Anneannemi 9 Nisan 2005 te kaybettik. Onun anısına bu şiir okunsun, okutulsun ve ezberlensin istedim..Sevgiyle kalın..

Vaktiyle gayet yaramaz..
Söz anlamaz, rahat durmaz..
Saygısız bir çocuk varmış..
Babası hergün,her saat..
Ona edermiş nasihat..
Dermiş uslanmadın asla..
Hergün biraz daha fazla..
Saygısızsın,yaramazsın..
Kalacaktır bu hal sende..
Eminim ki büyüsende..
Yine ADAM OLAMAZSIN..

Geçer böyle uzun yıllar..
Kalır köyünde ihtiyar..
İstanbul'a gelir oğlu..
Sırtı kürklü,başı tuğlu..
Heybetli bir vezir olur..

Sürer bu eski yaramaz..
İstanbul'un sefasını..
Sormaz,düşünmez aramaz..
Köyündeki babasını..

Birgün der ki,bana babam..
Olamazsın derdi adam..
Şimdi fırsat geçti ele..
Çağırtayım ŞUNU hele..

YAYAN yürütüp yolları..
Getirirler ihtiyarı..
Vezir der ki, hani baba..
Hatırlar mısın acaba..
Bana yaramazsın derdin..
Adam olamazsın derdin..
Sen mor kürkümü,tuğumu..
Gördün mü adam olduğumu..

Bu sözler üzerine ihtiyar..
Dayanamaz artık coşar..
Beni taaa uzaklardan..
Ayağına çağırtmaktan..
Demek bu muydu maksadın..
Sen ki gücendin sözümden..
Büsbütün düştün gözümden..
Bu ne kibir,ne azgınlık..
Sen kurulup konağına..
Beni çağırıp ayağına..
Olur mu böyle adamlık..

Oğlum yalan söylemedin..
Ben sana VEZİR olamazsın demedim..
ADAM OLAMAZSIN DEDİM !...



Yaşayacaksın Elbet..

Yaşayacaksın elbet..

Ahlak,namus,haysiyet,şeref gibi kavramların hiç olmayacak. Her önüne gelenin ekmeği ile oynayacaksın, her gözüne kestirdiğinin canını yakacaksın, canın sıkıldı mı birilerinin evladının rızkına gözünü dikeceksin. Her şeyi istediğin gibi yapacaksın ve hiç kimseyi düşünmeyeceksin. Ne gözünü kırpacaksın, ne vicdanın kıpırdayacak. En kötüsü, bilerek isteyerek farkında olarak yapacaksın bunları sırf kendi menfaatin ve keyfin için.. Ve hep kazanacaksın bu yüzden..Çünkü bu dünyanın düzeni bu. Ne kadar ahlaksız,namussuz,ikiyüzlü olursan o kadar yükseleceksin bu dünyada. Kimin canını yaktıysan, bir çentik daha atacaksın başarı listene. Güzel…çok güzel olacak hayatın srıf bu yüzden..Herkes imrenecek sana ve senin gibi olmak isteyecek. Ve sen de çok iyi insan oldum diyeceksin sırf bu güzel hayat yüzünden. Ne şekilde elde ettiğin yada neyi hakettiğin değil, yaşadığın o görkemli hayat fikir verecek insanlara senin hakkında..Çürümüş ruhunu gizleyeceksin bu sayede..


Yaşayacaksın elbet..

Ama bir de tam tersini yapacaksın..En kolayından değil, en zor kısmından yürüyeceksin hayat yolunu..Değerlerin olacak, kıymet verdiklerin, hatta sadece kendin için değil, sevdiklerin, iyiligini istediklerin için de isteklerin olacak. İstediğin her güzelliği elde etmek için en doğru ve elbetteki en dikenli tarafından gideceksin yolda..Elbetteki düşeceksin, düşürüleceksin, itelenip kakılacaksın, yaralanacaksın..Doğru,dürüst,ahlaklı,namuslu olmanın cezasını çekeceksin. Dedik ya başında, dünyanın düzeni bu..Zorluklar, üzüntüler, gözyaşların olacak..Ayaklarını kanata kanata yürüyeceksin, ellerin çizilecek, gözyaşların bitmeyecek belki..Haksızlığa uğrayacak, hırpanalacaksın. Kaybedeceksin her daim..Kaybetmeye zorlanacaksın..Onlar kaybettiğini sanacaklar yada..

Yaşayacaksın hayatı gecici heveslerin, gecici makamların, gecici nefeslerin sahibi bu dünyada..Sen istersen birinci yolu seç, istersen ikinci yolu..

Öyle yada böyle bitireceksin bu hayatı.. 

Ya şerefle haysiyetle ve kaybetmiş olarak, ya şerefsiz bir başarı ile kazandığını sanarak…


Siyah İnci'den Sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42