16 Nisan 2012 Pazartesi

Kahvaltıda aşk var...

 Ucu dantelli keten perdelerin arasından arsızca sızan güneş ışığı ile açıyorum gözlerimi..Bakıyorum yatağın sol tarafına yok yine bizimki..Gülümseyerek başlıyorum yeni güne çünkü biliyorum o nerede..Terliklerimi giyip çıkıyorum ahşap pencereli odamın ahşap kapısından yavaşca..Önce yüzümü yıkıyorum, sonra mutfağıma geçiyorum..Ihlamur kaynatacağım yine..Artık yaz geldi. Bahçede kahvaltı zamanı. Kahvaltıdan öte bir keyif zamanı..Ve bu keyfin en baş kahramanı önce o, sonra taze demlenmiş Ihlamur çayı..

Domateslerimi yıkıyorum mutfak lavabosunda..Lavabonun üzerindeki pencereden bahçeye bakıyorum büyük bir huzurla..Sonra görüyorum elindeki küçük bakrac ile yavaş yavaş yürüyen can yoldaşımı kalbimde yıllar öncesinin heyecanıyla..

Yine erkenden kalkıp süt sağmış bizim için..Daha çok benim için..O pek süt sevmiyor aslında..Ama hiç üşenmeden her sabah tazecik bir bardak süt için ağılda..

Bakracı tezgaha bırakıp her sabahki günaydın öpücüğünü konduruyor yanağıma..Sonra yavaş adımlarla yürüyor bahçedeki hamağına..Ben kahvaltıyı hazırlayana kadar şekerleme yapacak her sabahki gibi orada..

Peynir çıkarıyorum bir parça..Sonra zeytinlere geliyor sıra..Önce biraz zeytinyağı sonra bol limon..Üzerine biraz kırmızıbiber ile kimyon..Limon kalmamış dolapta..Açıyorum mutfağın penceresini, limon ağacı en sulusundan bir limon sunuyor hemen bana..Sonra tazecik yumurta alıyorum iki tane haşlamaya başlıyorum. Demlenmeye başlayan Ihlamur kokusu mutfağa dolarken, bu kokunun üzerine kızarmış ekmek kokusunu da ekliyorum..Sütümü süzüp kaynamaya bırakıyorum..Ortalıkta kuşlardan başka ses yok..Başımı kaldırıp pencereden ona bakıyorum. Gözleri kapalı yavaş yavaş hamakta sallanıyor. Huzur bu diyorum kendime. Sevgi bu..Aşk bu..Hiç bıkmadan usanmadan, her gün biraz daha heyecanla coşkuyla sevmek bu diyorum. Onun orada olması huzur veriyor bana, güven veriyor. O varken korku yok, o varken bana hiçbir şey olmayacağını biliyorum..Kalbim bir kez daha aşkıyla doluyor..

Gülümsüyorum...

Evimiz iki odalı..İçi dışı bembeyaz boyalı...Bahçemiz de var üstelik içinde meyve ağaçları sıralı..Muz, portakal, mandalina, limon, nar..Bir köşesinde küçücük kümesimiz, yanında ağılımız ve toprağımız. Domatesimiz, salatalığımız, biberimiz, fasülyemiz. Bizim emeğimizle, yüreğimizle ve sevgimizle büyüttüğümüz küçük ama sevimli bahçemiz.. Evin önünde küçük bir verandamız..Yaz boyu oturduğumuz divanımız..Bembeyaz örtülerin üzerine koyduğumuz turkuaz renk yastıklarımız.. Verandanın önündeki bahçede, asma yapraklarının gölgeliği altında bekliyor beni kahvaltı masamız. 

Tabakları,bardakları taşıyorum yavaşça. Yerleştiriyorum beyaz keten örtülü masamıza..Papatyaları unutmamış koymuş yine vazoya..Yine gülümsüyorum. Masayı yerleştiriyorum sakin sessiz. Burnuma mis gibi çiçek kokuları, arı vızıltıları geliyor. Ve elbette o tatlı sabah esintisinin taşıdığı deniz kokusu. Başımı kaldırıp bahçenin biraz ilerisindeki turkuaz denize bakıyorum mutlulukla. Sol tarafta ve karşımızda, yemyeşil dağlar arasında berrak bir koyda vuruyor sakin dalgalar kıyıya..Bizi huzura ve birbirimize kavuşturan bu sakinlik aslında...

Kahvaltıyı hazırlıyorum masaya. Sonra her sabahki en önemli işe geliyor sıra..Başlıyorum tek tek duvarın üzerindeki saksılarımı sulamaya..Yüksek duvarları yok bizim bahçemizin. Saksılar yerleştirdik biz bahçemizin duvarlarına. Çiçeklerden olsun dedik, İnsanlarla aramızda bir duvar olacaksa… Renk renk menekşe,sakız,sardunya..Tek tek dolaşıyorum konuşarak onlarla..Okşuyorum yapraklarını keyfini çıkara çıkara..Ve elbette duvarlarımın en güzel süsü Hanım eline geliyor sıra..Öpüyor,kokluyor, okşuyor, konuşuyorum onunla. Sevildiğini anlayıp daha bir başka açıyor çiçekleri zira..

Ve en son gönlümün çiçeğine yürüyorum usulca. Gözleri kapalı ama uyumuyor aslında. O beni dinlemeyi seviyor çünkü en başta. Ben şarkılar mırıldanırken, çiçeklerimle konuşurken her an yanıbaşımda. Eğilip öpüyorum yanağından. Gülümsüyor..Kokusunu içime çekiyorum. Yıllardır her sabah aynı şahane traş losyonunu kullanıyor..Çünkü o kokuyu çok sevdiğimi biliyor. O her sabah erkenden kalkıyor benim için, ve ben onu yanağından öpünce anlıyor ki kahvaltı hazır ikimiz için..

Karşılıklı oturuyoruz masamıza. Kızarmış ekmeklere tereyağ ve reçel sürüyor. Sütümü dolduruyor bardağıma.. Ben yumurtalarımızı hazırlıyorum. Rafadan yumurta seviyor çünkü o..Tabağına peynirini, zeytinini, yumurtasını, domatesini, salatağını, tazecik biberini hazırlıyorum..Mis gibi kokuyor Ihlamur ince belli bardaklarımızda..Göz göze geliyoruz..Gözlerimin içine bakıyor..Eliyle uzanıp sabah rüzgarında dağılan saçlarımı kulağımın arkasında toplayıp yüzümü okşuyor...Sonra sağ elini alıp kalbinin üstüne koyuyor..Hiç bir şey söylemiyor..Ama ben anlıyorum..Sonra elime uzanıp küçük bir öpücük konduruyor..Ve bana her sabah söylediği cümleyi söylüyor. 

Bana bugün de mutlu uyanmamı sağladığın için teşekkür ederim...

Yüreğimden taşıyor gözlerime düşüyor mutluluk..Küçük bahçemizin küçük masasından kocaman bir aşk yayılıyor dünyaya..Yıllardır her sabah olduğu gibi..

Ya sonrası..Kimbilir…


Belki başka bir yazıya..

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder