24 Mart 2012 Cumartesi

Çocuktuk..ve kirlenmemişti ruhumuz..

Kış sabahlarında sobanın altındaki bölmeden, biriken külleri kürekle alırdı annem..Ve o kürek sesi ile başlardı çoğu sabahımız..Yoktu çünkü son moda genç odası takımlarıyla süslenmiş ayrı bir odamız. Burnumuzda kızarmış ekmek kokusu..Çocukluktan kalan en güzel hatıramız..Sıcacık ekmeğin üzerinde eritirdik tereyağını..Ve üzerinde reçel en çileklisinden..Sessiz ve çabuktu kahvaltılarımız.

Yoktu çeşit çeşit tokalarımız. Örülürdü iki yandan saçlarımız..Ve iki parmağımızın arasına sıkıştırıp bağladığımız kurdelalarımız..Siyah önlüklerimizin üzerinde kolalı beyaz yakalarımız. Sırtımızda çantamız düşerdik okul yoluna gamsız ve umarsız..

Çokomel yerdik en çok..Sonra dümdüz edip kağıtlarını saklardık defterlerin arasında..Zaten ne cips vardı, ne binbir çeşit çikolata..Topu topu üç beş çeşit vardı bakkal amcada..Ne AVM vardı, ne süpermarket. Köşedeki bakkaldı hayatımızdaki tek renk. Leblebi tozu, şeytan şekeri, küçük ekmek..Paramız varsa en büyük mutluluktu bunları yemek..

Oyunlarımız vardı birbirinden güzel. Yakartop, istop, yedi kiremit..Yoktu Barbie bebeklere ihtiyacımız naylon saçsız bebeklerimiz varken..Kızlar evcilik oynardı her birinin kucağında bir bebek, erkekler bilye yuvarlardı gözlerinde maceracı bir renk..Ne bilgisayarımız vardı, nede bilgisayarlarda kendimizi kaybedeceğimiz oyunlarımız..

Ama topaçlarımız vardı fırıl fırıl dönen, kurtulunca iplerinden..

Soğuk olurdu evlerimiz, zira yoktu tam teşekküllü ısıtma sistemimiz. Ne kalorifer bilirdik, ne doğalgaz. Yıkanırken yeterliydi odanın ortasında bir leğen, sıcak su dolu bir kova ile tas..Nerde duşa kabinler, led ışıklı duş başlıkları. Yıkanır yıkanmaz üşümeyelim diye giyerdik hemen pijamaları..

Çamaşırlarımız yıkanırdı haftanın belli bir gününde. Yoktu çünkü otomatik makine..Saatlerce sürerdi çamaşır merdaneli çamaşır makinesi ile..En sevdiğimiz kısımdı yıkanan çamaşırları merdanenin içinden geçirme..Ne zevkli oyun olurdu bizim için,yardım etme bahanesi ile.

Yoktu yüzlerce dizimiz seyredilecek, Dallas’ı beklerdik Cumartesi günlerini iple çekerek..Tek bir kanal vardı siyah-beyaz televizyonlarımızda..Oda yarım yamalak, yarım gün, açılırdı babamızdan izin varsa..


Sözün kısası, bugün sahip olduğumuz her şeyden mahrumduk..Cep telefonlarımız yoktu ama arkadaşımız çoktu. Ne internetimiz vardı, ne sosyal medyamız. Ama sahibi idik en vefalı dostların. Biz çocuktuk ve kirlenmemişti henüz ruhumuz..Ve doğal olarak mutluyduk..Çünkü hayat bizim peşimizden koşardı, biz sadece oynardık..


Siyah İnci'den sevgiyle...

www.twitter.com/blackpearl42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder